Home Arşiv Sosyalist Gazetesi; 30 Mart 1971 Yıl.1 Sayı.22

Sosyalist Gazetesi; 30 Mart 1971 Yıl.1 Sayı.22

by @admin
0 comment

 

 

İPSD KONGRESİ

İşsizlik – Pahalılık Raporu

İşsizlik ve Pahalılıkla Savaş Derneğinin III. Kongresi 28.3.1971 Pazar günü İstanbul’da TÖS salonunda yapılmıştır. İŞSİZLİK ve PAHALILIK konularında kısa birer durum yargılaması olarak kongreye sunulan raporu okuyucularımıza sunuyoruz.

İŞSİZLİK

Türkiye’de İşsiz’lerin sayısı en büyük Devlet sırrı olarak saklanır. Yabancı ülkelere yarım milyon insanımız işsizlikten kaçabilip gitmiştir. Bunlar geride bekleyen, 1 milyon işsizin içinden seçilmiş, yahut rüşvetle yolunu bulmuş talihli işsizlerimizdir.

İş ve İşçi Bulma Kurumu’na yüzde kaç işsizin gidip kayıt edildiği bilinemez. Ancak gitme cesaretini gösterip de kaydolabilenlerin rakamları ilginç bir gidiş gösterir. İşçi Bulma Kurumu’na her ay sonu kayıtlı işsizlerin sayısı:

1964 yılı ortalama

23.507

1969 yılı ortalama

39.040

1970 yılı 1. ayında

40.002

1970 yılı 3. ayında

62.785

1970 ilk 6 ayında

206.957

 

Demek ki 1964 – 69 arası 5 yılda, işsizliğin artış temposu her ay sonunda 100 iken 169 olmuştur. O hesapça, Türkiye’nin tümü için her yıl işsizlik yüzde 14 artmaktadır. Bu durum Parababaları düzeninin Türkiye’de nasıl vatandaşı geçim köklerinden yolup attığını gösterir.

İş Bulma Kurumu’nda ortalama iş isteyenlerle iş bulanların durumu gene bilinen 2 yıl için şöyledir:

 

1964

1969

İş İsteyenler

40.014

47.954

İşe Yerleştirilenler

26.164

29.622

İş Bulma Yüzdesi

% 64

% 61

 

Demek 5 yıl içinde Kuruma kayıtlı olup da iş bulamayanlar % 36’dan % 39’a çıkmıştır. Çalışacak insanımızın, başvurup kayıt edildikten sonra bile iş bulma şansı beş yılda artmamış, % 3 eksilmiştir. Her yıl Türkiye vatandaşının iş bulma şansı % 0,6 düşmektedir.

Bu durum geçim kökleri kazınıp büyük işsizler ordusu içine atılan yurttaşlarımıza, gerek Antika ( Tefeci – Bezirgan ) Parababalarının, gerekse Modern ( Finans – Kapital ) Parababalarının iş ve ekmek bulmak için nasıl kılını kıpırdatmadığını, tam tersine her gün biraz daha gözü doymazca vatandaşın iş, ekmek kazanma ve geçim olanaklarını elinden koparıp aldığını gösterir.

Köyden, Kasabadan, kentten işsiz kalıp da büyük şehir sokaklarında ekmek aramaya koşan yurttaşlarımızın yarısı sokakta aç kalıyorlar. Bunlara her medeni ülkede bir lokma ekmek ve barınacak bir çatı altı gösterilir. Bizim Parababaları “Çağdaş Uygarlık Düzeyi”nde kimseden geri kalmış gözükmemek için ne yaparlar?

Bir yol, işsize bir lokma ekmek vermek gibi yardımları aklının kıyıcığına bile uğratmaz. Yalnız hamamın namusunu kurtarmak için sözde Barındırma Yurtları açar. Onlara “Workers Shelters” diye bir de alafranga Amerikanca ad takar. Bu Barındırma Yurtları’nın birkaç rakamlı istatistiklerine şöyle bakıvermek, insanlarımızla ve dünya ile nasıl en pis alaturka alay edildiğini öğrenmeye yeter.

Barındırma Yurtları 23 milyon nüfuslu Türkiye’de kaç tanedir, hele kaç işsizi barındırır? AP’nin iktidara tek başına konmadığı 1964 yılı ile 2 yıllık Müslüman ve Süleyman AP iktidarının Nurcu 1969 yılı arasındaki değişikliğe bakalım:

 

Barındırma Yurt Sayısı

Geceleyen İşçi Sayısı

1964 yılı

6

7648

1969 yılı

3

1980

5 yılda azalış

% 50

% 74

 

Bu rakamlara gülünür mü, ağlanır mı? Koskoca Türkiye’de, Parababaları Paşalarla koalisyonda iken 6 tanecik barındırma yurdu var; AP şartsız kayıtsız İktidarı alınca onu da çok görüyor: Yarı yarıya indiriyor. 6 Yurt yerine 3 Yurt bırakıyor. Acep daha büyük yurtlar mı açmış? Geceleyen işçi sayısından belli: Yurt sayısı % 50 azalıyor, Barınan İşçi sayısı % 74 azalıyor. Ve sürüyle Bezirgan Partileri bu düzeni hem de halkın önünde

                                                                                                                                                                        Devamı 5.sayfada

İPSD KONGRESİ

                                                                                                                                                                   Baştarafı 1. sayfada

savunabiliyorlar.

Ay sonunda

 

1964

1969

Kayıtlı İşsiz

23.507

39.040

Yurtta Geceleyen İşçi

7.648

1.980

İşsiz Barınma Oranı

% 32

% 5

1964 yılı yalnız İş Bulma Kurumlarına kayıtlı işsizlerin bile 100 kişisinden 32 kişisine, ayda kaç gece (toplam 16.160 gece), adam başına 2 gece barınma hakkı veriliyor. 1969 yılı, aynı işsizlerin 100 kişisinden yalnız 5 kişisine ayda (toplam 3838 gece), adam başına 1.7 gece (yani 2 gececik bile değil) 1 gece 16 saat “Barınma” hakkı tanınıyor.

Parababaları sömürüsünün bir acıklı yanı da, daha savunmasız kadın işçilerimizi tercih edişidir. Yalnız 1969 yılı rakamlarına bir göz atmak, Parababaları canavarlığının içyüzünü açığa vurur:

 

Erkek İşsizler

Kadın İşsizler

İş İsteyen

34.891

13.063

İşe Yerleştirilen

18.340

11.282

İş Bulma Şansı

% 52

% 86

 

Patron kapısına başvuran 100 erkek işsizden yalnız 52’sini işe alıyor, 48 işsizi kapı dışarı ediyor. Ama bu işsiz, yumuşak dişi emek olursa, ona daha az ücret verebileceği ve istediği gibi kullanıp sömürebileceği için, 100 kadın işsizden 86’sını işe alıyor, ancak 14 kadını sokağa atıyor.

Bütün kafatasçı satılıkların adım başına din, iman, namus, hele aile kutsallığı adına insan bıçakladıklarını göz önüne getirelim. Aile babası erkek işsizlerin yarısını sokağa atıp, o erkeğin karısını, kızını işe aldığını düşünelim. Parababalarının hangi namus, hangi aile uğruna yurttaşları birbirine kırdırdıkları kendiliğinden anlaşılır.

Parababası 4 erkekten 2’sini sokakta işsiz aç bırakarak, ailenin temelini havaya uçuruyor. 4 kadından 3’ünü kocasına, babasına karşı rakip iş gücü olarak işyerine kapatıyor. 1 kadını da namus, din, iman, ahlak adına kaldırım üstünde işsiz, itin uğursuzun saldırısına savunmasız bırakıyor.

Özellikle Finans-Kapital parababalığının göz bebeği AP’ye oy verip Din, İman, Aile, Namus koruyacağını uman yoksul yurttaşlarımıza bir olayı daha analım. Kayıtsız şartsız Parabalarının iktidara gelince işsizlere nasıl davrandıklarına bir örnek verelim.

Türkiye’de sağlıklı üretim değil, Tefeci-Bezirgan ve Finans-Kapital denilen Parababalarının vurgun yoluyla aşırı kâr sistemi kuran İktidarlar, şu sonuçlarla karşılaştılar:

  1. Vurgun azgınlaştıkça, küçük üretmen yığınlarımızın (küçük köylü, esnaf, aydınlarımızın) İşçileşmesi ve iş bulamayışları dayanılmaz duruma girdi ve korkunç çoğalma gösterdi.
  2. Kapitalizmin en ileri ülkelerinde bile İşsizler Sanayi Ordusu her gün artar. Türkiye’de hiçbir zaman o normal 19. yüzyıl çabuk sanayileşme temposu görülmedi. İşsizler Ordusunu az çok emecek büyük ve geniş işyerleri kurulamadı. İşsiz insanları çalıştıracak genişlikte iş hacmi genişleyemedi.

Bu durumda milyonlarla işsizlerimizi başından savmak isteyen İşveren Sınıfı Türkiye dışına mal yerine canlı insan eti ihraç etme yolunu buldu. Yüzbinleri aşkın işsiz kafilelerimiz, 77 buçuk emperyalist ülkede aşağı ücretle ve aşağı insan işlemi görerek, yok pahasına harcandı ve harcanıyor.

Dış ülkelere resmen gönderilen işçiler (kaçak gidenler bir yana bırakılırsa): 1969 yılı 103.975 kişi idi. 1969 yılının Ocak ayında 5.040 kişi, 1970 yılının Ocak ayında 6460 kişi işgücü olarak, damping malları gibi gösterildi. Bu gidiş, her türlü ihracatımız azalırken, İşgücü ihracatımızın yılda % 27.8 arttığını gösterir.

Bu hesapça 1970 yılı Türkiye’den yabancı Kapitalist ülkelere davar satar gibi 133 bin işçinin işgücünü satmış oluruz. Her yıl içeride üretimimiz kökünden kurutulurken, artan bu insan satıcılığımız, işveren sınıfımızı birçok bakımlardan yararlandırıyor:

  1. Milyonlarca işsiz, aç bıraktığı insanımızın bir bölüğünü başından defederek, Yemen illerinde Veysel Karani gibi Türkiye dışında yabancılara dilenci olarak sürüp sınır dışı ediyor.
  2. Dışarıda iş bulamayıp kalan yurttaşlara kendi toprağında yeni bir İnsan düzeni kurup, İnsanca yaşamak yollarını aramak yerine, yabancı İşverenlere avuç açmış, Emperyalistlere hayran ve küçük düşmüş aşağılık duygusu aşılıyor. Vurguncu Parababalarımız kendi düzenlerinden hesap sorulmasını önlüyorlar.
  3. Giden işçilerin, çoluk çocuklarına gönderdikleri milyonlarca parayı havadan toplayıp, vurguncu İşveren sınıfının döviz ihtiyaçlarını ve döviz kaçakçılıklarını karşılayarak, bir ….. yüzden vurgun olanakları buluyorlar.

Böyle korkunç bir İş, Vurgun düzeni içinde kanserleşmiş bulunan, İşsizlikten hangi onmaz pahalılık kankıranlarının fışkıracağı kendiliğinden anlaşılır. İşsize artık bir bardak su bile pahalı gelir. Ancak pahalılık üzerine de iki üç sözcük edelim.

(Gelecek sayıda)
PAHALILIK

 

 

You may also like

Tarihçe

ipsd
Gerekçemiz aynı gerekçedir. 1968 yılında kurulan İPSD’nin bugün de gerçekliğini korumaktadır.

Basın Açıklamaları

Son Haberler

@2024 – Tüm hakları saklıdır.