İPSD Kongre Raporu
PAHALILIK
İşsizlerin artışı yanında Çalışanların çektikleri Pahalılık yükü her gün daha aşırı ölçüde artmaktadır.
Eşya fiyatlarının yükselmesinde Parababaları iktidarlarının Para politikaları büyük rol oynuyor. Bildiğimiz gibi, kağıt para ve ufak para, altın para gibi kendisi değerli olsa bir şey değildir. Onun için, kağıt para ne kadar çok çıkarılırsa, paranın değeri o kadar çok düşer; dolayısı ile eşya fiyatları o kadar çok yükselir, yani pahalılık o kadar çok artar.
Türkiye gibi üretim ve ticaret ilişkileri durgun olan ülkelerde, piyasaya fazla para çıkarmak, alışverişin artışı ile emilmez. Değersiz kağıt para çokluğu, kapitalistlerin işçi ve köylüleri, dar gelirli aydınları sezdirmeden aşırıca sömürmelerini sağlar. İşçi eline daha yüksek gündelik geçti sanır; köylü ürününe daha yüksek fiyat sağladım sanır. Her ikisi de, avuçlarında daha çok para gördükçe aldanıp avunurlar. Oysa o değeri her gün düşen bozuk paralarla kendileri pazardan mal almaya çıktımıydı, her şeyin ateş pahası olduğunu görür. Halk her gün daha çok parayla daha az eşya satın almak zorunda kalır.
Parababaları iktidarları, Türkiye’de her yıl biraz daha çok değersiz para basar ve millete yayarlar. Örneğin Tedavülde (elden ele geçen para) ve Banka kasalarında bulunan banknot ve ufak paraların tutarı: 1964 yılı 8 milyar 812 milyon iken, 1968 yılı 14 milyar 221 milyona çıkar. Demek dört yılda piyasaya yüzde 60 daha fazla para sürülüyor. Yani Türkiye’de her yıl değersiz para % 15 arttırılır. Pazardaki alışverişler bu denli fazla parayı ememez. O zaman eşya fiyatları fazla para yüzünden pahalılaşır.
O yüzden kağıt para çoğaldıkça, altın para da öteki nesnelerle birlikte pahalılaşır. Cumhuriyet altını 1964 yılı 93,77 lira iken, 1968 yılı 114,44 liraya, 1971 yılı 135 liraya yükselir. Bu hesaba göre, 1964-68 tarihlerinde altın her yıl yüzde 5,5 pahalanır. 1968-71 tarihlerinde aynı altın yüzde 6 pahalanır. Banka vatandaşa yüzde 3,5 faiz vermiş görünürken, gerçekte kendisi yüzde 5,5-6 iskonto elde etmiş olur.
Eşya fiyatlarının pahalaşması, Türkiye halkının başında en büyük beladır. Bu belanın şiddet derecesi iktidardaki Politika Parababalarının insafına ve karakterine bağlı olur.
Örneğin 27 Mayıs’tan iki yıl öncesi ile dört yıl sonrası, İstanbul şehrinde tüketici fiyatlarının artışı her yıl ortalama şöyle olur: 1958 – 1964 yılları arasında Genel olarak fi-
(Devamı 3. Sayfada)
İPSD Kongre Raporu
(Baştarafı 1.sayfada)
yatların pahalaşması her yıl yüzde 9 kadardır. Ama bu pahalılaşma Gıda maddeleri için her yıl yüzde 11’dir. Besi maddelerinden et için ise, her yıl pahalılaşma yüzde 15’i bulur.
27 Mayıs Devrimini çarçabuk hasıraltı eden Parababaları, iktidara doğrudan doğruya kendi Adalet Partilerini getirince ne görüyoruz? Genel olarak aynı eşya fiyatları her yıl yüzde 14,5 pahalaşır. Gıda maddeleri her yıl yüzde 17 pahalaşır. Et fiyatları ise her yıl yüzde 34 daha pahalaşır. İşte Finans-Kapital ve Tefeci-Bezirgan Parababaları oylarını çaldığı Türkiye halkına sunduğu nurlu istikbal budur.
O pahalılıkta eti, yalnız Parababaları bol yiyecektir. Fukara halkın boğazından geçen lokması ateş pahasına çıkacaktır. Ve etin pahalılığı ile yalnız ev kiralarının artışı yarış ediyor. Çünkü Büyük Emlak Sahipleri hiçbir emek harcamayacaklar. İşçileşme şiddetlenip köyden şehire işsizler akını dehşetlenecek. Şehirde barınma güçlüğü İnşaatçılığı en kârlı dal yapacak. İnşaatın yapıldığı arsaların fiyatı 10 yılda 1000 kat yükselecek.
(Sonu haftaya)